Cuma, Ağustos 08, 2008

Türk İcatları

Bizim tarihte hiçbir sey bulmamis oldugumuzu söylemek
hem ayip hem günahtir. Biz az sey bulmadik tarihte.
Iste bunlardan bazilari:


Istanbul'a ilk elektrigi vaktiyle Satie Sirketi
getirdi. Uzak semtlerde elektrik alan tek-tuk evlere
her ay tahsildar göndermeyi gereksiz buldugu için, bu
evlere birer kumbara koymustu. Yirmi dört saatte bir
kumbaraya, o devrin halk dilinde 'manda gözü' denilen,
nal kadar yirmi besligi attin mi, elektrik
kendiliginden yanardi. Yilda birkaç kez de Satie
Sirketi'nin adamlari bu evleri dolasarak kumbaralari
açar, paralari alirdi. Içerenköy'deki bir evin
kumbarasindan hiç bir sey çikmiyordu. Sirket özel
arastirmalarla evin elektrik kullandigini saptamisti.
Ancak kumbaraya hiç bir sey atmadan nasil
çalistiriyordu elektrigi, onu çözememisti. Sonunda ev
sahibini sirkete çagirdilar:

- Hileni bize açikla, sana bedava elektrik verelim.
Yalniz bu üstün bulus ortaliga yayilmasin, dediler.

Ev sahibi gülümseyerek anlatti; gazoz siselerinin
kapaklarina su doldurarak bunlari buzdolabinda
donduruyor, sonra da yuvarlak buzlari yirmi beslik
niyetine elektrik kumbarasina atiyordu. Buzlar
mekanizmayi çalistiriyor, arkasindan eriyip aktigi
için, hiç bir iz birakmiyordu. Elektrik fiziginde
Edison'dan sonra en büyük ve en yararli kesif böylece
bize ait oluyordu. Satie Sirketi, bu büyük mucidi
ödüllendirerek, ona elektrigi bedava verdi ve
kumbaralarin yapisini degistirdi.

Eski havagazi saatlerini ters çalistirmak için
bisiklet pompasiyla, gaz borularina hava basmak da,
yine bize ait özel bir bulustur. Kaç metreküp havagazi
harcamissan, bisiklet pompasiyla ters yönde hava
bastin mi, saatin yazdigi rakamlar geriye dogru
silinir. Bu bulusun da sahibi, dalginlikla gereginden
fazla hava basarak, havagazi sirketinden alacakli
çiktigi için enselenmisti. Adi bu yüzden unlu mucitler
tarihine geçemedi.

Musluklari su saatinin yazamayacagi kadar az açip,
iplik iplik akan sulari yirmi dört saatte kovalara
doldurmak da, yine o devrin ilginç buluslarindandi.

Bir süre elektrik saatlerinin rakamlarini miknatisla
geriye çevirmek de epey denenmis, o nedenle saatlerin
rakam gösteren mekanizmasi, miknatisin oyununa
gelmesin diye, kursundan yapilmaya baslanmisti. Bütün
bunlar hep bizim beyinselligimizin ürünleridir.

Son yillarda ise daha ince buluslara yönelinmistir.
Örnegin disariya gidecek isçilerin saglik muayenesinde
saglam raporu almalarini saglamak için, mikroskop
kontrolünden geçmis findik büyüklügündeki temiz
kakalar bes liradan kiraya verilmektedir. Çis
siselerinin kirasi iki bucuk, tansiyon düsürücü
sarimsakli su ise tutturabildiginedir. Tababetteki bu
asamalar o kadar üst düzeydedir ki, henüz dünyamiza
mal olamamistir.

Kirmizi biberin içine kiremit tozu karistirmak,
Kuru üzümle harmanlanmis küçük keçi boku ihraç etmek,
Zeytinyagi yerine kellik yapan parafini dayanmak hep
yerli buluslardir.
Viski siselerinden enjeksiyonla viskiyi çekip yerine
cay suyu doldurmak,
Disaridan ithal edilen ayakkabilarin sol teklerini
Izmir, sag teklerini Istanbul gümrügüne getirterek,
sonra da kimsenin sahip çikmadigi bu yüzlerce tek
ayakkabiyi ihalelerde ucuza kapatip, arkasindan
birlestirerek piyasaya sürmek de bize âit bir
bulustur.

Hiç yorum yok: