Insan organizmasi açisindan tüm zamanlarin en yikici kimyasali eroinin ilginç hikayesi....
eroinin, ilk kez bilim adamlari eliyle ve gerçekte son derece iyi niyetli bir amaca hizmet etmek üzere üretildigini biliyor muydunuz?
1897'de Almanya'daki Bayer laboratuarlarinda kanser ve tüberküloz hastalari için "agri kesici" olarak hazirlanan "eroin hidroklor", dehset verici yan etkileri farkedilince onu ilaç olarak reçetelere yazan hekimler tarafindan derhal terkedildi. Ancak is isten geçmis ve "seytanin tozu" hapsedildigi siseden kaçip halkin arasina karismayi basarmisti bir kez daha Kimya tarihinin ünlü efsanelerinden birine göre, "eroin" maddesi, adini, bu maddeyi deneme amaciyla kolundan enjekte eden bir Bayer mühendisinin o anda yasadiklarini tanimlamak için kullandigi su mânidar cümleden almisti:
"Kendimi bir kahraman gibi hissediyorum!" ("I feel like a hero")
Iste, o günden bu yana eroin, dünyanin dört bir kösesinde, din, dil, irk ve sosyal sinif gözetmeksizin yüzmilyonlarca "kahraman" (!) üretmeye devam ediyor. Yalniz, küçük bir sorun var ki, bu sentetik kahramanlarin büyük bir bölümü kahramanliklarini pekistirecek herhangi bir dünyevî icraat yapmaya vakit bulamadan, hayli zamansiz bir biçimde topragin altini boylamaktalar!
Elbette ki, eroin sakasi yapilamayacak kadar hassas bir konu. Zaten bizim derdimiz de saka falan degil, yalnizca bir durum tesbiti yapmak. Ancak, asagida aktaracagimiz tarihsel gerçekleri okuduktan sonra, sakayi biz mi yoksa su anli sanli bilim dünyasi mi yapiyor, ona siz karar vereceksiniz.
Insan organizmasi açisindan tüm zamanlarin en yikici kimyasal bilesimlerinden biri sayilan eroin, gerçekte son derece iyi niyetli bir amaca hizmet etmek üzere üretilmisti.
Saf morfinin asit anhidritle islenmesi sonucu ortaya çikan bu ölümcül toz, ilk kez 21 Agustos 1897 günü, Bayer'in Almanya'nin Elberfeld kentindeki laboratuarinda sentezlendi. Sentezleme islemi, bu tarihten yalnizca bi kaç gün önce ayni laboratuarda "Asprin"i kesfetmis olan saygin Alman kimyageri Dr. Felix Hoffman tarafindan gerçeklestirilecekti. Bayer kayitlari, bizlere bu deneyin hedefinin kuru öksürük, tüberküloz ve kanser gibi önemli hastaliklarda hem siddetli acilari dindirebilen, hem de tedavi edici yönü bulunan etkili bir ilaç kesfetmek oldugunu bildiriyor. 1868'de Ludwigsburg da dogan Hoffman, Münih Üniversitesi Farmakoloji Bölümü'nden son derece yüksek derecelerle mezun olmus, gelecegi parlak bir kimyagerdi. Nitekim, Alman ilaç sanayiinin duayenlerinden Adolf von Bayer de onu kesfetmekte gecikmedi. Genç kimyageri sirketinin Ar-Ge bölümüne alan Bayer, onun sayesinde farmakoloji tarihinin en büyük buluslarindan biri olan asetil salisilik asiti günümüzde "Aspirin" adiyla bütün dünyada taninan ticarî bir markaya dönüstürecekti.
Iste, eroin tam da o günlerde, sirket çalisanlarinin "Aspirin"in kesfinin coskusunu yasadigi sirada dogdu. Dr. Hoffman büyük bulusunu kayitlara geçirmesinden yalnizca 11 gün sonra yine ayni laboratuarda, fokurdayan tüplerinin basindaydi. Bunaltici Agustos sicagina aldirmaksizin gün boyunca araliksiz çalisan ünlü kimyager en sonunda hedefine ulasti. Deney kabinin dibine çökelen beyaz toz, bir süredir kafayi taktigi o yepyeni formülün ise yaradiginin da en somut kanitiydi.
Aspirin ve eroinin ortak mucidi: Dr. Felix Hoffman baz morfinden sekiz kat daha güçlü bir uyusturucu elde eden Dr. Hoffman, bunun kontrollü sekilde kullanimiyla yukarida anilan hastaliklarin tedavisinde çok önemli bir ilerleme kaydedebilecegini düsünüyordu. Kobaylar üzerindeki deneme çalismalari bir yil kadar sürdü ve toz eroin, "heroin hydrochlor" ticarî markasiyla siselenmis olarak 20. yüzyilin hemen arefesinde Bayer sirketi tarafindan piyasaya sürüldü. Bugün için inanilmasi bir hayli güç olmakla birlikte, eroin o dönemde basta Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde eczanelerde rahatça satiliyordu. Hekimler, birçok agir vak'ada hastalarini "mutluluktan uçuran" bu toza önceleri büyük ilgi gösterdiler. Eroin yalniz tedavi umudu olanlar için degil, tedavisi imkânsiz görülen ve ölüm döseginde birazcik huzur isteyen hastalar için de gerçek bir umut gibi görülmekteydi.
Ancak, madalyonun öteki yüzü kisa sürede ortaya çikti. Yalnizca bir iki kullanimin ardindan "seytanin tozu"na müptela olanlar suursuzca ecza depolarina, laboratuarlara saldiriyor ve kendilerine daha fazla ilaç temin etmeye çabaliyorlardi.
Eroin yasal olarak son kez 1. Dünya Savasi yillarinda agir yarali askerlerin tedavisinde kullanildi, ardindan da tip dünyasindaki güçlü bir konsensus sonucu tedavi prosedürlerinden tümüyle kaldirildi.
Insanlari çok seven ve meslegine asik bir kimyager olan Dr. Hoffman, 8 Subat 1946'da son nefesini verirken, ilk kez onun laboratuar kaplarinda dünyaya gözlerini açan "diasetilmorfin" artik çoktan bir ilaç olmaktan çikmis, alim-satimi ya da kullanimi bir çok ülkede en agir sekilde cezalandirilan lanetli bir maddeye dönüsmüstü. Bir daha da hiç bir güç önünü kesmeyi basaramayacakti...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder