Salı, Ağustos 05, 2008

İş Görüşmeleri Diyalogları

-Siz bizim aradigimiz insan degilsiniz.

-Neden?

-Çünkü yaslisiniz. Biz sifir kilometre ariyoruz.

Nedim Denizci…

---------------------------------

Normal geçen is görüsmelerimi yazmiyorum ama cuma günü bir leasing firmasiyla gene absürd bir is görüsmesi yaptim. Detaylarini asagida bulacaksiniz…

Özet olarak söylemem gereken irkçiligin devam ettigidir.

Görüstügüm firma Esentepe'de idi. Gene görüsme öncesi bir form doldurmami istediler. Formda bir de kisa hayat hikayesi diye bir bölüm vardi; dogdum, büyüdüm ve irkçilikla karsilastim diye yazmak istedim. Ama bos biraktim; bence en sade cevapti.

Sonra bir odaya soktular. Karsimda iki kisi ve bir kamera, görüstügüm kisiler lütfedip neci olduklarini söylemediler ama bir leasing firmasinda insan kaynaklari bölümü olmasi biraz lüks olacagina göre biri herhalde genel müdür veya yardimcisiydi.

Ilk soru her zamanki gibi, bizi nasil buldun oldu. Bir sekilde buldugumu söyleyince, galiba her yere özgeçmis gönderdiniz dendi. Yok dedim, seçtigim bazi firmalara ama görüsme çatallandiginda 400 küsür firmaya gönderdigimi de ekledim hinzirca bir gülüsle.

Anlattirdilar, onlarca kez tekrarladigimdan artik gina gelen seyleri.

Ve bendeki en olumlu ve en olumsuz üçer özellik. Ben nasil biriyim, nelerden hoslanirim, kiz arkadasim var mi, annemle çok kavga eder miyim, babam neden beni koleje göndermedi, neden evlenmedim, evlenmeden çocuk yapma konusunda ne düsünüyorsun, kürtaja hayir mi, güzel bir kadin sen de ne gibi hisler uyandirir, aslinda en kurnaz hayvanin tilki degil de tavsan oldugu dogru mudur, hayatin boyunca asildigin kizlarin kronolojik siralamasini yapabilir misin, kömürlüklerin yavas yavas ortadan kalkmasinin artik yeni yetmelerin yaz asklarinda oynayacagi rolün apartman sosyolojisine giris derslerinde okutulmasi hayir midir, televizyonun Pandora’nin kutusuna yaklasiminda Zeus’un son tanri olmak isteyisinin bir rolü var midir, Hesiodos’u neden devrimci buldunuz, Küba sosyalizmi bir devrim midir, Marks Amca sözü neden sizlerin arasinda yerlesik deyim halini aldi, kodlamalara inaniyor musunuz, beynin kaç loptan olustugunu bilir misiniz, lop nedir kod nedir, örnegin kod et diye bir sey var mi,

soyadin Süreya olsa amcan sana Cemal der miydi, gözlerin yesil diye neden hep gözlerim bir içim su içim yandi dogrusu sarkisini söylüyorsun, ya lort ya mort mu, Karacaoglan ile Karaoglan niye hep karistirilir, hele bir de Köroglu eklendiginde durum daha da içinden çikilmaz hale gelir mi, Nedim adinda filmlerde hiç bir karaktere rastladin mi, sair olasin diye mi bu ismi verdiler, milliyetçilik kanin yurtdisina tahlil edilmeye gönderilmemesi midir, Fatih Terim Galatasaray en yakisan midir, neden ayyas ve arabaci takiminin renkleri, sinifsal tercihinizi bu takimda mi buldunuz, niye kartal da aslan degil, ya kanarya, seçkin olmamak için çok ugrastiginizi ayrimsiyor musunuz, animsamak yerine neden hatirlamak, Cemal Nadir Güler sizin hayatiniza leylekten baska ne getirdi, "ah min-el ask”.

Sonra bu çok olumlu bir görüsme olmadi dediler; siz bizim aradigimiz insan degilsiniz. Neden? Çünkü yaslisiniz. Biz sifir kilometre ariyoruz. Iste bu yeni bir kavramdi benim için: Bayandan sifir kilometre bakir kaliteci. Üç / bes dili oya gibi isler ve yürürken asilane bakislariyla amortisöründe ariza olmadigini, lastiklerinin yipranmadigini size en iyi sekilde gösterecektir.

Eee ben de dogan slx görünümlü bir sahin bile olamadigima ve olsa olsa bir Anadolu yalaka-x olduguma göre onlar da irklarinin temsilcisi bir meta ariyorlardi.

Tam olarak aranilan pozisyonun nitelikleri: Method gelistirme, insan kaynaklari, egitim ve toplam kalite çalismalarini yürütecek sifir kilometre BMW serisi önemli degil. BMW olsun.

Görüsme bitti; ne düsünüyorsunuz? Valla ne düsüneyim hepinizin aslinda ayni soyu temsil ettiginizi. Cehennemin dibinden geri dönüsünüzün asla olmayacagi bir yolculugun sizin layiginiz olacagini.

Neden diye sordum. Neden yasimi bildiginiz halde beni görüsmeye çagiriyorsunuz, sonra yasli diye geri çeviriyorsunuz? Ingilizce bilmedigim açikça ortadayken neden dil bilmemeyi erdem olarak savunmaya itiyorsunuz beni. Bunlar müsteri kizistirma taktigi mi? Ben müsteriysem neden bu kadar irkçisiniz?

Poh, tanimak istemislermis, özgeçmisimde neler yaptigim açik degilmis, iyi de benim ön yazimda hangi is deneyimlerine sahip oldugum ve özgeçmisimde çalistigim firmalar ve yaptigim isler ve çalisma hayatimin yillari ve katildigim seminer ve egitimler sifir kilometre olmadigimi gösteriyor, haklisiniz hata yapmisiz ama biz gerçekten islenmemis anlaminda sifir kilometre birini ariyoruz. Yipranmamis. Hiç tatmin olmadim. Unutmayin ben üçüncü sinif bir insanim, bunlari deme hakkini bana bahsetmistiniz zaten.

Baska sorunuz? Bence görüsme sonrasi da bir form doldurtun ki, ne kadar küçüldügünüzü yazili hale getirebilelim.

Ha bir de merak etmisler beni. Merak etmeniz için özgeçmisimi tek sayfa yaptim deyince yumurtladilar. Herhalde su adama haddini bildirelim demek istediler.

Ve son dedikleri: Bekledigimizden daha tecrübelisiniz, o an kameraya dönüp isaret parmagimi yukari asagi sallamak istedim. Ama onlarin seviyesine inmedim.

Yani ise alinmadim; istedigim 300 milyonu da çok yüksek buldular zaten. Disarida kitap tezgahi açan bir arkadasim vardi. Onunla muhabbet ederken bir simitçinin günde yaklasik 50 milyon kazandigini, adi geçen leasing sirketinin çalisanlarina 150 milyon civarinda ücret verdigini, hayatin anlamsizligini, yönetenlerin irkçilik yaptiklarini, aslinda ölmek gerektigini, haddini bilmemenin de belki anlaminin bu olabilecegini, alttan gelenin altta kalacagini falan konustuk.

Üst sinif diyor ki: Sen simit sat ya da kitap sat; benim yanima yaklasma; basit anlamda ticaretle falan ugras. Benim istediklerim kolej mezunu, birkaç dil bilen ve ailesi zengin oldugu için az parayla çalisip sadece kariyer hedefleyenler. Ve ben buna gitgide daha fazla inanmaya basliyorum; üçüncü sinif insan olduguma zaten inandirdilar.

Ve fasizmin ve sinif savasinin ve sosyalizmin ve… Hiç bir sey bitmedi, belki yeni baslayacak, görebilenler görecek.



- “Logo biliyor musunuz?”

- “Evet”

- “Peki, tesekkür ederiz. Geldiginiz için sag olun”

Bekir UGUR

---------------------------------

Belki benimki kisa bir öykü olacak ama benim için hayli ilginç ve hayal kirikligi yaratan bir görüsme idi.


Gerçekten büyük sayilabilecek bir firma ile görüsmek üzere Istanbul’dan Izmit’e yolculuk yaptim. Bundan önce hâlihazirda çalistigim firmanin, o günlerde vergi islemleri çok yogundu. Sorumlulugun bende olmasina ragmen gece gündüz çalisip o günü kendime bos gün olarak ayarlamistim.

Izmit’e gittim ve oradan da tozlu toprakli bir yolda 35 dakika daha Izmit’in bir köyüne gitmek için, ikinci bir seyahat daha yaptim. Neyse sonunda Istanbul’dan çikisimdan 2,5 saat sonra firmaya varabilmistim. Firma ile Istanbul’da yaptigim görüsmelerde, görüsme saati 16:00-17:00 olarak düzenlenmisti.

Ben saat tam 15:50 civarinda firmadan girdim. Sekreter beni bir odaya aldi. Ben o odada insan kaynaklari sorumlusunu tam 30 dakika bekledikten sonra geldi. Içeri girdi; gerekli merhabalasmalarin ardindan bana, “Logo biliyor musunuz?” dedi. Ben de “Evet” diye cevap verdim. Ardindan “Peki, tesekkür ederiz. Geldiginiz için sag olun” dedi ve görüsme bitti. Tam 3,5 dakika.


En basta ben beni begenmedikleri düsüncesine kapilmistim. Istanbul’dan da görüstügümüz ve hakkimda gerekli referanslari aldiklari için beni görüsmeye çagirmislardi. Daha sonra ayni is yerine bir arkadasim dis ticaret uzmani olarak basvurdu. Görüsme yapmak amaciyla o da ayni yere gitti. Firmanin onunla yaptigi görüsme de, benzer bir sekilde 3,5-4 dakika arasinda bir sürede bitmis. Bu nedenle anladim ki firmanin politikasi bu. Ancak ben gittigim yola ve harcadigim emek ve zamana gerçekten acimistim. Simdi ise gülmek için bir neden haline geldi.


O gün bu gündür bekliyorum ama arayan soran yok...

Alper UZUN

---------------------------------

Ben perakende sektöründe çalisan bir firmaya görüsmeye gitmistim. Isin garibi ben hiç bir sebep yokken ise alinmadim. Bana söylenen, görüsmeyi yapan bayan is formumu ciddi bulmamis. Halbuki ben onu samimi olsun diye öyle yazmistim. Fakat bayan bunu anlamamis!

Firma beni aradiginda, biraz heyecanli ve tedirgin konustum. Bana ertesi gün 4:30’da randevu verdiler. Ertesi gün kendine güvenen ve isi kesinlikle alirim görüntüsüyle görüsmeye gittim. Ama bu hayatimin hayal kirikligi olacakti; henüz farkinda bile degildim. Bekleme salonunda heyecanla bekliyordum. Sonunda beni çagirdilar ve odaya geçtim. Insan kaynaklari sorumlusu bayan bana bir iki soru sordu. Gayet samimi cevap verdim; dogruya dogru... Sonra bana formu ciddi bulmadigini söyledi. O anda bir sey diyemedim ama samimi bir formdu o!

Birkaç soru daha sorduktan sonra diger kisileri de degerlendirip beni arayacagini söyledi. O gün bu gündür bekliyorum ama arayan soran yok. Demek ki benden daha iyisini bulmustu. Referanssa en iyisini getirdim. Hatta ben onlara referanslarim degil, mükemmellik sertifikalarim diyorum. Ama bayana kendimi tanitamadim. Ben o firmaya girseydim çok iyi çalisirdim; bunu çalistigim yerlere sorabilirdi bayan. Bu olay, hayatimda ilk defa bir is görüsmesinden reddedilisim olarak tarihe geçti. Ama ben inatla tekrar form gönderecegim; bakalim ne olacak?



Babam dedi ki; “Kizim, is ayagina gelmez”.

Aysun Bayhan

---------------------------------

Aslinda çok profesyonel bir is görüsmesi hikayem yok. Ama ilginç oldugunu düsünüyorum...

2000 yilinda ön lisans diplomami aldim. Yaz dönemi, zaten stajla geçti. Bir de artik üniversite mezunuyum ya nasilsa is bulurum diyorum. Henüz haberim yok benim gibi bir sürü oldugundan...

Stajdan sonra is aramaya baslayacagim! Ama daha önce hiç is aramadim; nasil oldugunu bilmem. Babam dedi ki; “Kizim, is ayagina gelmez”. Elimdeki günlük gazeteyi açtim; is ilanlarini inceledim. Bana göre dört tane ilan var. Aradim ve hemen görüsmeye çagrildim. Zaten telefonu açan hanimlar, “Gazetedeki ilan için aradim” diyene, otomatige baglanmis gibi hemen adres veriyorlar. Onu da gittigimde gördüm. Çünkü telefon susmuyor.

Ilk is görüsmem bir yerel dergiyleydi. Pozisyonun ne oldugunu bile bilmiyorum. Üniversite mezunu, bilgisayar kullanabilen elemanlar ariyorlardi. Ve ben gittigim de “Biz bayan adaylar için olan pozisyonlari doldurduk, kusura bakmayin” dediler.

Bende nasilsa üç adres daha vardi… Bir de, ise alinacagimdan emindim. Onun için pek önemsemedim. Ordan çiktim; sirayla diger is görüsmelerine gittim. Tesadüfe bakin ki üçü de ayni sektördeydi; sigortacilik. Üçü de ayni hikayeyi anlattilar. Farkli hiçbir sey yok ve üçüncü is görüsmesinde olan oldu.

Is hakkinda bilgi verdigini sanan kisiye hiç inandirici olmadiklarini, beni bile ikna edemediklerini söyledim. Yaninda bulunan farkli masadaki bir beyefendi, “Hanimefendi sigortaciligi meslek olarak düsünmez misiniz?” diye seslendi. Ben de onlara ciddi olmadiklarini ve böyle bir yerde çalismayacagimi söyledim ve çiktim. Ve son görüsmeye de gideyim dedim. Zaten üçü de ayni semtteydi; ama sokaklari farkliydi. Ve yazinin basinda da anlattigim gibi o da ayni sey. Ayni hikaye.

Bu is görüsmelerinde anladim ki, benim gibi bir sürü üniversite mezunu var. Ve hepsi de is ariyor. Bu kisim çok önemli. Çünkü, benim ayaklarimi yere basmami sagladi. Gazetede bahsettigim ilanlar belli dönemlerde hala yayinlaniyor. Benden söylemesi...

Hiç yorum yok: