Çarşamba, Aralık 31, 2008

SON RESİM SÜPER ....MUTLAKA BAKIN



Tuhaf Ölümler

FW: Aşk dileği için :)

Öyle birini bulun ki;

Size içten bir şekilde güzel olduğunuzu söyleyen;
Suratına kapadığınızda sizi geri arayan;
Sizin uykuya dalmanızı seyretmek için uyumayan;
Sizi alnınızdan öpen;
Size en zor anlarınızda bulutların üstüne çıkarmak isteyen;
Arkadaşlarının önünde elinizi tutan...

Öyle birini bekleyin ki;

Size durmadan size sahip olduğu için kendini şanslı saydığını veya ne kadar önemsediğini hatırlatan;
Arkadaşlarına dönüp 'aradığım o...' diyen...

Tenini besleyip gelistirmeye bakma, cünkü o sonunda topraga verilecek bir kurbandır.

Sen gönlünü beslemeye bak! Yücelere gidecek,sereflenecek odur.

MEVLANA


Eğer bunu açtıysanız bunu geri yollamalısınız yoksa hayatınız boyunca kötü şansa mahkum olacaksınız.

Bu geceyarısı gerçek aşkınız sizi farkedecek...

Yarın 1:42 civarı başınıza güzel bir şey gelecek; bu her yerde olabilir.

Yani hayatınızın en büyük şokuna hazır olun.

Eğer bu zinciri kırarsanız, hayatınızın en önemli döneminde aşkınızla ilişkinizde problemler çıkmak üzere lanetleneceksiniz.



Bu zinciri sürdürebilmek için 15 dakika içinde 15 kişiye yollayın ve duygusal stresinizden kurtulun

Cuma, Aralık 26, 2008

Kadın ve Şeytan İkilemi

insanligin ilk varoldugu dönemde, adamin biri seytani yakalamaya karar vermis. Ancak bunun için 40 yil Tanri'ya ibadet etmesi gerekiyormus.
Karisiyla , dostlariyla ve bütün dünyayla iliskisini kesmis, kendisini ibadete adamis. 40 yil sonra Tanri , ibadetinin karsiligi olarak ona agzi kapali bir sisenin içinde seytani sunmus. Artik özgürmüs adam.
Dünyada neler olup bittigini görmek, nelerindegistigini ögrenmek için sabirsizlaniyormus. siseyi karisina teslim etmis, ona iyi sahip olmasini söylemis ve disariya çikmis. Kadincagiz seytani çok merak ediyormus. Vemerakina yenilip sisenin agzini açivermis...
Açar açmaz da seytan siseden firlayip cikmis ve gülmeye baslamis. - "Merakina engel olamadin ve kocanin 40 yillik emeginibosa çikardin" diye alay etmis kadinla. - "Yok canim" demis kadin. "Sen hiç o siseniniçinde olmadin ki"
- "Nasil olur?" diye haykirmis seytan. "Sen de gördün...siseden çiktim ben ! " - " Hiç o sisenin içinde degildin, inanmiyorum buna. Nasil küçücük siseye girebilirsin ki?" Kafasi atmis seytanin : "Gireyim de gör !" demis ve yeniden sisenin içine girivermis.
iste böyle... Adamin seytani hapsetmesi 40 yilini, kadinin ise yalnizca 5 dakikasini almis. seytan da söyle isyan etmis Tanri'ya :
'TANRIM , MADEM KADINI YARATACAKTIN , O ZAMAN BENi NEDEN YARATTIN ?

Cumartesi, Aralık 20, 2008

Metrodaki kemancı...

Soğuk bir Ocak sabahı, bir adam Washington DC'de bir metro istasyonunda,
kemanla 45 dakika boyunca altı Bach eseri çalar. Bu süre içinde, çoğu işe
yetişme telaşındaki yaklaşık bin kişi kemancının önünden geçip, gider.

Kemancı çalmaya başladıktan ancak üç dakika kadar sonra, ilk kez orta yaşlı
bir adam kemancıyı fark edip, yavaşlar ve birkaç saniye sonra da gitmek
zorunda olduğu yere yetişmek üzere yine hızla yoluna devam eder.

Kemancı ilk bir dolar bahşişini bundan bir dakika kadar sonra alır. Bir
kadın yürümesine ara vermeksizin parayı kemancının önüne koyduğu kaba
atarak, hızla geçer, gider.

Birkaç dakika sonra, bir başka adam duraklayıp, eğilerek dinlemeye başlar
ancak saatine göz attığında işe geç kalmamak için acele ettiğini belirten
ifadelerle hızla yoluna devam eder.

En fazla dikkatle duran ise üç yaşlarında bir oğlan çocuğu olur. Annesinin
çekiştirmelerine rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle kemancıya bakar. En
sonunda annesi daha hızlı, çekiştirerek çocuğu yürümeye zorlar. Oğlan
arkasına dönüp dönüp kemancıya bakarak, çaresizce annesinin peşinden gider.
Buna benzer şekilde birkaç çocuk daha olur ve hepsi de anne, babaları
tarafından yürümeye devam için zorlanarak, uzaklaştırılırlar.

Çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi, çok kısa bir süre
durur. 20 kişi duraklamadan, yürümeye devam ederek, para verir. Kemancı
çaldığı süre içinde 32 dolar toplar. Çalmayı bitirdiğinde ise sessizlik
hakim olur ve kimse onun durduğunu fark etmez, alkışlamaz.

Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu ve elindeki
3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını
anlamaz. Oysa Joshua Bell'in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce
Boston'da verdiği konser biletleri ortalama 100 dolara satılmıştı...

Bu gerçek bir hikayedir ve Joshua Bell'in öylesine bir kılıkla metroda keman
çalması, Washington Post gazetesi tarafından algılama, keyif alma ve
öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney gereği kurgulanmıştır.
Sorgulanan şeyler; sıradan bir yerde, uygunsuz bir saatte güzelliği
algılayabiliyor muyuz? Durup ondan keyif alıyor muyuz? Beklenmedik bir
ortamda, bir yeteneği tanıyabiliyor muyuz? İdi...

Bu deneyden çıkarılacak kıssadan hisse ise, dünyanın en iyi müzisyeni,
dünyadaki en iyi müziği çalarken, önünde durup, dinleyecek bir dakikamız
dahi yoksa, başka neleri kaçırıyoruz acaba?
Ahmet Turan Öner

Çarşamba, Aralık 17, 2008

Kamyon Damper Altı


Millete acayip fanteziler var arkadaş. Kamyoncuya bak ne hayallemiş.

Fw: Bir profesör.. :)

Bir profesör, yüksek lisans öğrencilerine pazarlama kavramlarını anlatıyordu:

1. Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz ve yanına giderek 'Çok zenginim. Evlen benimle!' dediniz. Bu, doğrudan pazarlamadır.

2. Bir grup arkadaşınızla katıldığınız partide büyüleyici bir kız gördünüz. Arkadaşlarınızdan biri kızın yanına gitti ve sizi işaret ederek kıza 'O çok zengin. Evlen onunla!' dedi. Bu, reklamdır.
3. Katıldığınız partide büyüleyici bir kız gördünüz ve yanına gidip telefon numarasını aldınız. Ertesi gün arayıp 'Çok zenginim. Evlen benimle!' dediniz. Bu, tele pazarlamadır.

4. Katıldığınız partide büyüleyici bir kız gördünüz. Kalkıp kravatınızı düzelttiniz, ona doğru yürüyüp içkisini tazelediniz, arabanın kapısını açtınız, çantasını düşürünce eğilip aldınız, küçük bir gezinti teklif ettiniz ve sonra 'Bu arada ben çok zenginim. Benimle evlenir misin?' dediniz. Bu, halkla ilişkilerdir.

5. Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. Yanınıza geldi ve 'Duyduğuma göre çok zenginmişsiniz. Benimle evlenir misiniz?' dedi. Bu, marka bilinirliğidir.

6. Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. Yanına yaklaşıp 'Ben çok zenginim. Evlen benimle!' dediniz. Suratınıza okkalı bir tokat yapıştırdı. Bu, müşteri geribildirimidir.

7. Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. Yanına yaklaşıp 'Ben çok zenginim. Evlen benimle!' dediniz. O da sizi kocasıyla tanıştırdı. Bu, arz-talep uyuşmazlığıdır.

8. Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. Yanına yaklaştınız, ama siz birşeyler
söyleyemeden önce biri gelip ona 'Ben çok zenginim. Benimle evlenir misin?' dedi ve kız onunla gitti. Bu, sizin pazar payınıza göz koyan rekabettir.

9. Katıldığınız bir partide büyüleyici bir kız gördünüz. Yanına yaklaşıp 'Ben çok zenginim, evlen benimle!' diyecekken karınız geldi. Bu, yeni pazarlara girememektir.
: )