Perşembe, Mayıs 29, 2008

Fwd: iletmezsen ölümü gör :)

Bu zamana kadar bana zincir e-posta gönderen tüm dost ve arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim;

Sayelerinde tuvalet temizlemekte kullanıldığı öğrendiğim  kolayı içemez oldum.


Aids virüsü taşıyan iğnelerkıçıma batar korkusuyla sinemaya gidemez oldum.


Deodorantlar kanser yapıyor diye sayelerinde artık bir domuz gibi kokmaya başladım.


Telefon hattımı kullanıp bana borç takarlar korkusuyla telefonlara da cevap vermiyorum.


İçinden fare ya da fare zehiri çıkar diye hiçbir kutu içeceği içmiyorum.


Çok sevdiğim içkime ilaç koyup beni uyuturlar,organlarımı çalarlar ve buz dolu bir küvetin içinde
uyanırım diye bana yaklaşanları da tersliyorum.


Neyim var neyim yoksa satıp hastanede yatan ve büyük ihtimalle ölmek üzere olan çocuklara yatırmayı düşünüyorum.
Mail listesine katılırsam alacağım söylenen para, bilgisayar, cep telefonu ya da gezileri beklemekten de evden dışarı çıkamaz oldum.


Tuz Gölü'ne Konya'nın katkılarından dolayı yemeklerim tuzsuz tatsız.


Msn paralı olacak;Adam yeşerecek mi,sararacak mı beklemekten de gına geldi.


Excel hala ne zaman emekli olacağımızı da bildirmedi.


Bir maili forward etmedim, başıma ne belalar gelecek diye korkuyla beklemekten ruh sağlığımı da
kaybettim.


Multipl skleroz olunuyormuş diye diyet ürünleri düşmanıma bile tavsiye etmiyorum.
Yerli malı kullanacağım derken marketlerde barkodu 869 ile başlayan ürünleri aramaktan da gözlerimin
biraz daha bozulduğunu farkettim.

Sevgili dost ve arkadaşlarımdan gelen;
'lütfen okuyunuz', 'çok önemli', 'aman virüse dikkat', 'bilmem kim para dağıtıyor', 'en az beş kişiye yolla', 'inanmadım ama doğruymuş', 'kişiliğini test et', 'tıkla para yolla, tıkla yardım et', 'bilmemkim seni gözetliyor', 'bilmem kime mail at, haddini bildir', 'onu yeme bunu ye' şeklinde başlayan kerameti kendinden menkul, nev'i şahsına münhasır bu mailler sayesinde hep beraber 'kafayı çizme'ye ne kadar yakın olduğumuzu da müşahade etmiş oldum.

 
ŞİMDİ: Eğer bu maili 60 saniye içinde 1200 kişiyegöndermezsen;
Bilesin ki bir kuş sabah akşam kafana sıçacak ve hayatı sana dar edecektir.

Bir Dost...


sevgi ve selamla.

Pazartesi, Mayıs 26, 2008

Fwd: İlt: } Farklı Bir Yaklaşım? :)


ANORMAL INSANLAR ICIN LUNAPARK....

HEYECANI SEVIYORUM DERSENIZ, ISTE SIZE YERDEN 450 MT YUKSEKLIKTE OLAN
LUNAPARK... CASINO HOTEL STRATOSPHERE LAS VEGAS, NEVADA....

Amerikan Bakış Açısı

Finlandiyalı çocuklar niçin bu kadar zeki?

Finlandiyalı çocuklar niçin bu kadar zeki?
Uluslararası testlerde Finlandiyalı çocuklar dünyadaki yaşıtlarındanbelirgin şekilde daha üstün sonuçlar aldılar. Amerikalı eğitimciler şimdibunun nedenlerini araştırıyor.
Finlandiya'daki liseli çocuklar ev ödevlerini yapmak için günde en fazlayarım saat harcıyorlar. Okul üniforması giymiyorlar. Finlandiya'dakiliselerde çalıp duran ziller veya üstün zekalılar için özel sınıflar dabulunmuyor. Çok az miktarda standart sınavlar var, Finlandiyalı anababalarçocuklarının üniversiteye girişleri konusunda büyük endişeler taşımıyorlar.Hatta Finlandiya'daki çocuklar 7 yaşına kadar okula başlamıyorlar da...
Ama uluslararası ölçülere vurulduğunda Finlandiyalı ergen gençler dünyadakien zeki çocuklar. 57 ülkeyi içine alan testlerde 15 yaşındakiFinlandiyalıların en üst dereceleri paylaştı. ABD'deki eğitim sisteminde birsürü ev ödevi, standart test ve kurallar olmasına rağmen Amerikalı çocuklarC klasmanında yer aldılar.
Finlandiyalı gençler de Amerikalı yaşıtları kadar internet bağımlısı. Alaycıkonuşmayı seviyorlar rap ve heavy metal dinliyorlar. Ama konu matematik, fenbilgisi veya dilbilgisi olunca 15 yaşındaki Finlandiyalı çocuklar dünyadakidiğer arkadaşlarına fark atıyorlar.
Finlandiyalı işçilerin dünyanın en verimli çalışan işçileri olmasınınardında yatan nedenler de buralarda bir yerlerde.
*ÖğRENCıLERıN PARLAK BAşARISI*
Toplumsal ve ekonomik trendleri izleyen OECD tarafından sponsorluğu yapılanbir çalışmada Finli gençler gösterdikleri yüksek performansla bütün dünyanındikkatini çekmeyi başardılar. Söz konusu testler yalnızca çoktan seçmelisorulardan oluşmuyordu.
Sözgelişi "grafitinin sanatsal değerini tartışın" gibi kompozisyonsorularıyla öğrencilerin dil, okuduğunu anlama ve yazılı ifade gibialanlardaki becerileri de değerlendirmeye alındı.
Finlandiyalı öğrencilerin bu başarısı aslında son bir kaç yıldır çeşitliülkelerde araştırma konusu olmuştu. ABD Eğitim Bakanlığı bile bu başarınınnedenlerini araştıran çalışmalara girişti. Buldukları neden görünüşteoldukça basit olmakla birlikte, sağlanması hiç de kolay olmayan bir durumaişaret ediyordu: ıyi eğitimli öğretmenler ve sorumluluk sahibi öğrenciler.
Daha çok küçük yaşlardan itibaren Finlandiyalı çocuklar kendilerini süreklikontrol eden bir yetişkin olmaksızın eğitim ve oyunlarına devam edebilmeyiöğreniyorlar. Öğretmenler ise öğrencilerine en iyi uyacak ders programlarınıyaratmakta becerikliler.
Ziyaretçiler ve stajyer öğretmenler, Jyväskylä'daki Norssi Okulunundersliklerine bakan bir balkondan öğrenci dersliklerini izleyebiliyorlar.Gördükleri manzara ise son derece rahat ve 'temel etmenlerin öneçıkarıldığı' bir eğitim manzarası. Model bir kampüs durumundaki bu okulunherhangi bir spor takımı yok, bandosu veya müzik grubu da yok. Mezuniyetbalosu gibi etkinlikler de düzenlenmiyor.
15 yaşındaki Fanny Salo, Norssi'nin zeki öğrencilerinden biri. Genç kızdergilerini okumayı, "Desperate Housewives" seyretmeyi veya arkadaşlarıylabirlikte mağazaları gezip elbiselere bakmayı çok seviyor. Fanny, hiç deekstra efor harcamadan bütün sınavlardan A alıyor. Bazen kendisi kadar hızlıgelemeyen sınıf arkadaşlarına derslerinde yardımcı oluyor bazen de sınıfıngeri kalanı ona yetişmeye çalışırken "Sınıfta herkes çalışırken oturupdinlenmek de eğlenceli olabiliyor" diyor.
Finlandiyalı eğitimcilerin fikrine göre, yetenekli çocukları daha da yüksekperformans göstermeleri için teşvik etmektense, zayıf ve geride kalanöğrencilere daha çok eğilmek, toplamda çok daha iyi sonuçlar veriyor.Buradaki ana fikir, daha zeki konumdaki çocukların, kendi gelişimleriniengellemeden, kendilerinden daha geri konumdaki arkadaşlarına yardımcıolacağı ilkesi üzerine kurulmuş. Eğitimde 'rekabet' anlayışı Finlandiya'dapek rağbet görmüyor anlaşıldığı kadarıyla.
Öğleden sonraki fizik dersi başladığında sınıf birden ciddi bir sesizliğegömülüyor. Öğretmenler ve öğrenciler birbirlerine isimleriyle hitap etmekte.Sınıftaki tek kural ise: Derste cep telefonu ve ipod kullanılmayacak veşapka takılmayacak. (Okullarda öğrencilerin 'başı açık' şekilde eğitimalmasının zeka geliştirici bir etki yaratıp yaratmadığı konusundaFinlandiyalı eğitimcilerin fikrini bilemiyoruz.)
Fanny'nin en isyankar sınıf arkadaşı ise sarı saçlarını siyaha boyayan vepembe spor ayakkabıları giyen bir tip. Havanın yaz aylarında bile genellikleserin geçtiği bu ülkede normalde öğrenciler kalın botlar giyiyor. Güneşinpek de cömert davranmadığı ülkede cildi daha koyu gösterecek losyonlaroldukça yaygın. Cevabını herkesin bildiği basit bir soruyu Finlandiyalı birgence sorduğunuzda size "KVG" diyecektir. Bu kelime "Bu sorunun cevabınıGoogle'da arasana, aptal!" cümlesinin Fince yazılışının kısaltması oluyor.
*EğıTıM CıDDı ışTıR, ÖğRETMEN UZMAN OLMALI *
Norssi okulu adeta bir eğitim hastanesi gibi çalışmakta: Her yıl 800 stajyeröğretmen bu okula geliyor. Üniversiteden yeni mezun öğretmenler çocuklarlabirlikte çalışmalara katılırken, kıdemli öğretmenler de her an onlarayardımcı oluyor. Öğretmenlerin master derecesi olması şart! ÖğretmenlikFinlandiya'da çok ciddiye alınan saygın bir meslek: Tek bir açık pozisyoniçin 40 başvuru olabiliyor. Finlandiya'daki öğretmen maaşlarınınAmerika'daki öğretmen maaşlarına yakın olduğunu fakat Finli öğretmenlerinçok daha özgür olduklarını belirtmekte yarar var. (Türk öğretmenlerin maaşıve kalitesi konusunu şu an için bu argümana dahil etmemek daha uygunolacak.)
Finlandiyalı öğretmenler dersler için istedikleri yardımcı kitaplarıseçmekte ve ders programını diledikleri gibi oluşturmakta özgürler. Ulusalmüfredata uyum tabii ki söz konusu. Ancak diğer ülkerlerdeki eğitimsistemini standart tipte üretim yapan bir "fabrikaya" benzetecek olursak,Finlandiya'daki öğretmenleri bir tür 'serbest girşimci' olarak tanımlamakyanlış olmaz.
*FıNLANDıYA DA FARKLI OLAN NEDıR?*
Finlilerin okumaya duydukları derin 'aşk'ın Finlandiya'daki eğitimsisteminin başarısına yaptığı katkı tartışılmaz. Finlandiya'da doğan herçocuğa devlet tarafından verilen hediye paketinin içinde mutlaka resimli birkitap yer alıyor.
Pek çok kütüphane ise alışveriş merkezlerinin hemen yanına yerleşik durumda.şehrin banliyölerine günlük olarak seferler yapan 'kütüphane otobüslerini'de unutmamak gerek.
Fince, diğer hiç bir dile benzemiyor. ıngilizce basılmış bir kitabın Finceyeçevirisi çokça bir zaman sonra yapıldığı için, söz gelişi Fin çocuklar HarryPotter kitabını ıngilizce okumak için büyük gayret gösterdiler çünkü Fincebasım Harry Potter piyasaya çıktığında kitabın sonunu öğrenmiş olmaktankorkuyorlardı. Filmler ve televizyon dizilerinin bir kısmı dublajlı birkısmı ise Fince altyazılı gösteriliyor.
Kasım 2007'de ıskandinav eğitimcilerin faaliyetlerinde teknolojiyi nasılkullandıklarını incelemek için Finlandiya'ya gelen bir Amerikan heyeti;Finlandiyalı öğretmenlerin beyaz tahta ve marker yerine kara tahta vetebeşir kullandıklarını, sınıflarda PowerPoint sunumları yerine tepegöz veprojektörlerin kullanıldığını görünce büyük bir şaşkınlığa düştü.
19 yaşındaki Finli öğrenci Elina Lamponen, öğrenci değişimi için gittiğiMichigan'daki Colon Lisesinde geçen bir yılını tuhaf anılarla hatırlıyor:"Öğretmen öğrencilere ödevlerini yapıp yamadıklarını sorduğunda öğrenciler'Ne ödevi ya? Asıl sen ne yaptın dün akşam?' gibi cevaplar veriyorlardı.Tarih dersinin sınavları bile çoktan seçmeliydi. Sınıf projeleri bile okadar basit konulardan seçiliyordu ki, Finlandiya'ya döndükten sonra aynısınıfı bir daha tekrarlamak zorunda kaldım."
Finlandiya eğitim sistemi basit esaslara dayanıyor olsa da bunun birbenzerini Amerika'da yaratmak çok güç. Finlandiya toplumu çok daha homojenbir yapıda. Üstelik de Finlandiya bütçesinin eğitime ayrılan kısmı çok dahayüksek. Finandiyalı çocukların okula devamlılığını sağlayan çok sayıdasosyal yardım imkanı da bulunuyor ki bunların benzerleri Amerika'da yok.
Finli öğrencilerin üniversiteye girme konusunda duydukları kaygı ve stresdiğer ülkelerdeki gençlere kıyasla çok düşük düzeylerde. Bu da 'rekabetunsurunun' bir stres faktörü olarak ön plana çıkmasını engelliyor.
Finlandiyalılar yüksek yaşam standartlarına sahip olsalar da, yükselenglobal ekonomi içinde geri planda kalmaktan korkuyorlar. Nokia gibielektronik ve telekomünikasyon şirketleri, orman ürünleri ve madencilikleilgili sektörlerde Finliler rekabet güçlerinin yüksek olduğunudüşünmekteler.
Globalleşen dünyada 'insan kaynaklarının' kalitesi de giderek önem kazanıyorhiç kuşkusuz.


*Yalçın Tarkan*
*Genel Müdür*

Perşembe, Mayıs 22, 2008

FW: harikaa

İlginç photoshop çalışmaları


MSN Spaces ile web günlüğünüze doğrudan e-posta gönderin. Fıkraları, fotoğrafları ve daha fazlasını karşıya yükleyin. Ücretsiz! Ücretsiz!

Çok hisli bakiyorrrr:):)

FW: [SPAM] Vücudumuzda 24 saatte neler oluyor?

 

İnsanoğlu 24 saatte tam 24 kez değişiyor. Ruh hali, vücut ısısı, tansiyon, kalp atışı, hormonlar sürekli uğraş halinde oluyor.

 

Biyologlar, doktorlar ve farmakologlar bu olağanüstü duruma "Kronobiyoloji" adını veriyorlar.

İşte bedenin 24 saatlik faaliyet raporu...

06.00: Kortizon salgılamasıyla organizma uyanıyor. Bu uyanma vücut için kendini yavaşca kalkmaya hazırlama işareti. Metabolizma hareketleniyor, günün işleri için enerji ve protein hizmete hazır oluyor.

07.00: Vücut hâlâ zayıf. Spor yapmaktan kaçının. Kalbe ve dolaşıma gereksiz yüklenirsiniz. Spor yerine kahvaltı edin, sindirim bu saatte mükemmel çalışıyor.

08.00: Fazla miktarda hormon salgılanıyor. Sigara tiryakileri için de durum aynı. Kahvaltı sigarası damarları her zamankinden daha fazla daraltıyor.

09.00: Vücudun dinç, kuvvetli olduğu saat. Herhangi bir hastalık için iğne olacaksanız bu en doğru zaman. İğnenin ateş ve şişme gibi yan etkileri ender olarak görülüyor, vücut röntgen ışınlarına karşı daha dirençli oluyor.

10.00: Organizmanın kendine gelme, 'ben burdayım' deme saati. Fazla enerjik, vücut en yükes ısı seviyesinde. Verimliliğimiz de öyle. 'Kısa süre belleği' iyi durumda. Bir önemli ayrıntı: 10.00 ile 12.00 arası enfarktüs olaylarına sık rastlanıyor.

HAZIR CEVAPLIK SAAT

11.00: Vücudun tam formunda olduğu, verimli olmaya programlı bir saat. Kalp ve dolaşım o kadar zinde ki yapılan muayenelerde kalpteki bir bozukluk gözden kaçabilir. Hazır cevaplık tavan yapar, özellikle hesap işleri, matematik ödevleri rahat ve iyi bir şekilde, zorlanmadan çözülür.

12.00: Dinlenme saati. Dikkat azalıyor ve insanı uyku basıyor. Midedeki asit miktarı fazlalaşıp, beyindeki kan akımı azalıyor. Zira kan sindirim organlarını desteklemesi için mide tarafından kullanılıyor. Öğle uykusu uyuyabilen kişilerde istatistiklere göre enfarktüse %30 oranında az rastlanyor.

13.00: Vücut formdan düşüyor. Verimlilik gün ortalamasının %20 aşağısına iniyor. Bütün organlar en alt düzeyde çalışıyor, sadece safra öğle yemeğini hazmetme faaliyeti gösteriyor.

14.00: Bitkin oluruz. Çünkü tansiyon ve hormon düzeyi düşüyor. Diş doktorundan korkanlar için en uygun randevu saati. Çünkü bu saatte acı az hissediliyor. Lokal anestezi uzun süre devam ediyor (30 dk.).

HOŞ GELDİN ENERJİ

15.00: Enerji geri geliyor, bellek tam formunda. İkinci verimlilik dönemi başlıyor ama sabahkinden az.

16.00: Spor için en iyi saat. Tansiyon ve dolaşım çok iyi durumda.

17.00: Organların faaliyeti üst düzeye çıkıyor.Kuvvet artıyor, oksijen harcanıyor, böbrekler ve mesane çok çalışıyor. Tırnaklar ve saçın en çabuk uzadığı zaman. Midedeki asit miktarı fazlalaşıyor. 17.00'ye doğru mide kanaması geçirme riski artıyor.

18.00: Akşam yemeği için ideal saat. Pankreas bu saatte özellikle aktif.

19.00: Kan basıncı ve nabız tembelleşiyor. Bu nedenle kan basıncı düşüren ilaçlara dikkat, tehlikeli olabiliyorlar. Antidepresanların tesiri de bu saatte daha fazla.

20.00: Karaciğerdeki yağ düzeyi düşüyor ve kirli kan kalbe her zamankinden daha fazla akıyor. Alerjisi olanlar ve astımlılar ilaçlarını bu saatte almalı. Etkisi hemen görülüyor. Antibiyotikler de az dozda alınsa bile etkileri en üst düzeyde oluyor.

YEMEĞİ KESİYORUZ

21.00: Sindirim organlarının günlük görevi sona eriyor. Gelen herşey midede sabaha kadar hazmedilmeden kalıyor ve bu çok tehlikeli. Kalan yemekler bağırsak sahasındaki mukozaya hücum ediyor.

22.00: Vücudun polisi akyuvarlar aktif hale geliyor. Sigara içenler dikkat! Bu saatten sonra vücut nikotin gibi zehirleri çok zor atıyor.

23.00: Organizma gün boyunca aktif faaliyet gösteren stres hormonunun salgılamasını durduruyor. Sakinleşip, rahatlıyoruz.

TATLI RÜYALAR

24.00: Uyurken deri hücreleri durmadan çalışıyor, gündüz olduğundan daha sık bölünüyor. İlk rüya safhası, yarım saat içinde rüya görmeye başlıyoruz.

01.00: Verim en alt düzeyde. Bu saatte çalışanlar hata yapabiliyor, dikkat azalıyor, çünkü vücut kendini uyumaya programlıyor.

02.00: Araba kullananlar dikkat: görme zayıflıyor, tepkiler yavaşlıyor, kazalar bu saatte çok oluyor.

03.00: Bedenin de ruhun da en karanlık safhası. Melatonin hormonunun salgılanması tembel ve kararsız yapıyor. İntihar edenlerin sayısı fazlalaşıyor.

04.00: Stres hormonundan enerji kazanıyoruz. Enfarktüs krizleri saat 04.00 ile 06.00 arasında çok oluyor; çünkü kan basıncı oldukça yükselip, damarlar geriliyor. Doğum yapma olasılığının en yüksek saati.

05.00: Stres hormonu bizi faaliyete geçiriyor ve gündüz değerinin tam 6 katına çıkıyor. Vücudumuz harekete geçiyor kaybolan enerji yeniden geri geliyor. Gelsin, yeni bir gün başlıyor.

 

Kekeme +18

No virus found in this incoming message.
Checked by AVG Free Edition.
Version: 7.5.516 / Virus Database: 269.20.4/1275 - Release Date: 12.02.2008 15:20

 

lise çağındaki bir çocuk liseye kayıt olmak için okula gider...


Müdür sorar  : oğlum adın ne ?
Çocuk           : mememehmet yayayayakut .....
Müdür           : oğlum kekememisin sen
çocuk            : hayır hocam, babam kekemeydi nüfus memuru da or.sp. ç.c.ğ.ymuş......

 

AKILLI KADIN :)))

 

AKILLI KADIN :)))
Mehmet ile Handan öğrenci olup, aynı evi paylaşmaktadırlar.
Bir gün Handan ve Mehmet, Mehmetin annesini yemeğe davet
ederler,Mehmetin annesi akşam yemeği süresince Handanı uzun uzun süzer
ve aslında Handanın çok alımlı ve güzel bir kız olduğunu , acaba
aralarında ev arkadaşlığından daha ileri bir boyutta bir ilişkinin
mevcut olup, olmadığını merak eder.

Aklını okumuşçasına Mehmet annesine der ki: Ne düşündüğünü biliyorum
ama emin ol ki sadece ev arkadaşıyız, ötesi yok.
Akşam yemeğinden sonra Mehmetin annesi evine döner.
Aradan bir iki gün sonra Handan der ki: Mehmet,annen bize yemeğe
geldiğinden beri gümüş çorba kasesini bulamıyorum.
Mehmet yanıtlar: Annemin almış olabileceğini tahmin etmiyorum ama ben
yine de kendisine bir mektup yazayım. Oturur ve yazar:
Anneciğim, gümüş çorba kasesini sen aldın demiyorum, ama almadın da
demiyorum. Fakat konu şu ki: sen bize yemeğe geldiğinden beri gümüş
çorba kasesi kayıp. sevgiler oğlun Mehmet.
Bir hafta sonra Mehmetin annesinden mektup gelir:
Sevgili oğlum: Handanla yatıyorsun demiyorum, ama yatmıyorsun da
demiyorum. Fakat konu şuki: Handan kendi yatağında yatıyor olsaydı,
gümüş çorba kasesini çoktan bulmuş olurdu.
Sevgiler annen. :)))))

Brejnev Küba'da

Brejnev, Küba'ya gelecekmiş. Kübalılar toplanmış, bir hoşluk
yapacaklarmış.
Ülkenin en iyi ressamına başvurmuşlar.
Bir tablo yap, adı "Brejnev Küba'da" olsun diye.
Ressam: "Hadi oradan, demiş. Ben adamı görmedim bile.
Adam hayatında Küba'ya gelmedi.
Simdi ben nasıl "Brejnev Küba'da" diye atmasyondan resim
yaparım?"
Tesadüf bu ya, bizim Temel, puro almaya Havana'ya gelmiş o
sırada ve sıkıntıyı duymuş.
" Ben size istediğiniz tabloyu yaparım, ama bana bir sandık puro
verirseniz" demiş.
Adamlar çaresiz, vermişler. Temel bir hafta sonra, Kubalilar'i
çağırmış, "Iste tablonuz." demiş ve.
Tuvalin üzerini örten bezi hızla aşağı çekivermiş.
Kübalılar da donuvermişler.
Tabloda, yatakta iki kişi, al takke ver külah...
"Bu ne" diye gürlemiş, Küba Turizm Bakanı.
"Bu ne..? Bu kadın kim..?"
"Brejnev' in karisi." demiş, Temel.
"Peki bu üstündeki adam kim..?"
"Brejnev'in uşağı!.."
"Peki Brejnev nerde LAN...?"
"Brejnev Küba'da.""

--
No virus found in this incoming message.
Checked by AVG Free Edition.
Version: 7.5.516 / Virus Database: 269.21.0/1296 - Release Date: 24.02.2008
12:19

Mart ayından bir hatıra

 

Meclis

 

Pratik zeka ve çikarsama....

Odanin birine 1 kadin, 1 utu ve 1 gomlek koymuslar. 5 dakika icinde
gomlegi utuleyip, kadinla beraber olan kisi kazanacakmis.

Japon, almis utuyu eline gomlegi bir guzel utulemis. Kadina sira gelince
sure bitmis.
Cikista :Bizde prensip budur demis: Once is gelir.

Fransiz girmis ve hemen kadina saldirmis. Utuye sira gelince sure bitmis.
Cikista:Bizde prensip budur demis:Once ask gelir.

Turk girmis.Girer girmez vermis kadina utuyle gomlegi,o utulerken kadinin
isini bitirmis ve kazanmis.
Cikista: Bizde prensip budur demis: Calisani beceririz....

Çarşamba, Mayıs 21, 2008

Dünya Rekorlarından

Artık spam maillerin birçoğu Powerpoint sunumu olarak geliyor. Neyseki bunları da bloguma ekleme imkanı buldum. Bundan sonra metin, resim, video ve PPS dosyalarını da haşarelerde bulacaksınız. İşte ilk örnek.

HAYVAN ATASÖZLERİ.....

 

 çömelen insani isirmayan bizden degildir / köpek
 beni bacagimdan asanin ben de bacagina ... / koyun
 suyu içsen de sokarim içmesen de sokarim / yilan
 altimda buzagi arayan kerizin enayinin önde gidenidir / öküz
 bedevi, çölde gezenin karagün dostudur / kutup ayisi
 atladigin yere dikkat et / sazan
 uzanamadigim ciger mundardir / kedi
 kaz gelecek yerden hayir gelmez / tavuk
 köprüde dayi diyene inanma / ayi
 yem veren insanin gözünü oy / karga
 devletin mali deniz, yemeyen biziz / domuz
 geçen altin semer taktim sonra baktim yine ben / esek
 bende sans olsa çölde kutupayisi dogardim / abaza boz ayi
 unutma, unutulanlar unutanlari asla unutmazlar / balik
 ölümüm arpadan olsun / at
 kurt kocayinca affetmem ulen / köpek
 hanim, ben sudan gelinceye kadar su bizim sipayi dövüver / esek
 sögüt dalina yuva yaparsan yavrunu sinek kapar / manda
 hosaf da neymis mis gibi karpuz kabugu varken burda / gurme esek
 sakla yosunu....unuttum lan atasözünü... neydi lan ? / balik
 bir insan sana "esek" derse umursama, ama 5 kisi sana "esek" derse git kendine bir semer al / paranoyak at
 pantolunu gösteren ütü, sarikiz'i gösteren sütüdür / tosun

Salı, Mayıs 20, 2008

Asansör Şakası

Bu şakayı bir de Türkiye’de yapın bakalım neler oluyor!!! 

Dunyanin Azbulunur ve Esrarengiz Yaratiklari

No virus found in this incoming message.
Checked by AVG Free Edition.
Version: 7.5.516 / Virus Database: 269.20.4/1275 - Release Date: 12.02.2008 15:20

Çoğu Photoshop çalışmasıdır bilginiz olsun. Yalan yani.